Nasıl oluyor da Kuşadası’nın hemen karşısında böyle bir cennet konuçlanmış insan şaşırıyor. Buralar Türk adası olsaydı muhtemelen bizdeki Büyükada gibi olurdu farkındayım ama yine de insan özeniyor pırıl pırıl oluşuna.
Yakınlığını size şöyle anlatayım İstanbul’daysanız Eminönü’nden Adalar’a kadar bir mesafe, Kuşadası Dilek yarımadası’ndan Kadıkoy- Büyükada gibi yani 30 dakika gibi bir mesafe. Yani kısa bir yolculuk. Zaten feribot o kadar keyifli ki zaman nasıl geçiyor anlamıyorsunuz
Samos için schengen vizesi gerekli, vizeniz yoksa kişi başı 45 Euro verip kapı vizesi alabılıyorsunuz. Ancak bir kaç gün önceden başvuru şart.
Feribotlar gidiş dönüş 35 Euro, Kuşadası Limanı’ndan kalkıyor.
Samos’un her yerinde deniz pırıl pırıl, özel beachlere bile gitmenize gerek yok. Havlunuzu serip hooop başlıyorsunuz denizin ve güneşin tadını çıkarmaya. Ayrıca şemsiye sezlong kiralamak isterseniz 3-5 euroya ikisini de kiralayabiliyorsunuz.
Ben Trip Advisor’dan en yüksek puanı alan ilk 3 beach arasında kararsız kalıp, Pythagorion Liman’ına en yakın olan plajı seçtim. Yürüyerek 800 mt. olan Asteria Beach Seaside son derece şık bir özel işletmeydi.
Bohem havası, rüzgar gülleri, ahşap masaları, iki kişilik şezlongları ile gönlümüzü fethetti.
Denizi ise karşı kıyısında Kuşadası’nı utandıracak güzellikte, berrak, pırıl pırıl, bolca mavi ve altın sarısı kumları barındırıyordu.
Merkezi; bildiğiniz ada esnafı, tek katlı beyaz evler, ara sokaklarda renkli çiçeklerle süslü maviye boyanmış pencereler, el işi Samos’a özgü hediyelik eşyalar satan dükkanlarla dolu.
Yeme-içme bakımından da Yunan adalarına göre gayet ucuzdu.
Kesinlikle tekrar gitmek isteyeceğiniz ve dönmek istemeyeceğiniz bir yer Samos.
Detaylı merak edenler bana ulaşabilir.
Keşifte kalın
Instagram: @iamtraveldesigner
0
Bir yanıt yazın