Nasıl anlatsam nereden başlasam?
En son bu duyguyu Kapadokya’ya gittiğimde hissetmiştim. Böyle efsunlu, büyüleyici bir atmosferi var. Sanki kafanızı çevirdiğinizde köşeden atlarıyla Venedik dükleri çıkıp sizi selamlayacakmış gibi bir hissi uyandırıyor.
İtalya’nın şirin mi şirin şehri Bologna’dan trenle Venedik’e ulaştık. ACP Rail sitesinden Trenitalia ile biletlerimizi online olarak almıştım. Ulaşım yaklaşık 40-45 dakika sürdü. Yol boyunca 2-3 katlı evler bize eşlik etti. Kimi yer arazi-tarla iken bir durak sonra siteli evler görmek çok garipti. Ayrıca bu kadar betonun içinde nasıl olacak Venedik nasıl sular altında kalacak diye düşünüp kafamda türlü sorularla Venedik’e kadar gelmiştik. Tren son durağa gelmişti. Zaten herkes Venedik -Venice Santa Lucia durağında iniyor anlıyorsunuz ki geldiniz 🙂 Neyse biz indik trenden, ben hiç etrafımda öyle kanallar gondollar falan göremiyorum. Burası mı ya Venedik dedim eşime? Kesin yanlış trene bindik diye bile düşündüm. Nasıl bir hayal kırıklığı bende ki anlatamam, ağlamak üzereydim sinirden. O kadar heyecanla gel sen ve beklediğin gibi manzara bulama.. 3 yaşında çocuk gibi mızıklandım…( mızıklanmak benim dilimde mızıkçılık yapmak 🙂 )
Eşim hadi şu istasyondan çıkalım dedi. İstasyondan çıkıp ilk merdivenden inmemle ağzımın kulaklarına doğru çizgi şeklinde gerilmesini hissettim 🙂 Sanırım dünyanın en güzel manzaralı tren istasyonu Venedik’teydi ve o an ben ona bakmaktaydım.
Fotoğrafta hemen arkamda sağdaki merdivenli yere denk geliyor tren istasyonunun çıkışı. Öyle muhteşem bir manzarası yok sizin için belki. Ben merdivenlerden ilk indiğimdeki hayranlığımı ve köyden indim şehre gibi ilk kez İstanbul’a gelmiş birinin şaşkınlığı gibiydi hallerim. Havanın buz gibi oluşu, zeminin de aynı soğuklukta olması, ayaklarımdan vücuduma kadar yayıldığı an kendime geldim. Malum burası sular üzerine kurulmuş bir şehir. Kışın geliyorsanız buraya donmamak için sürekli yürümeniz gerekli. Keza biz de tüm şehri baştan sonra yürüyerek gezdik.
Yürümek ve soğuk aynı anda nufüz edince bende acıkma hissi uyandırdı. Hemen yakınlarda ve 3-4 sokakta bir görebileceğiniz dilim pizza satan dükkanlar çok meşhur üstelik çokta lezzetli. Ben böyle bir pizzayı Türkiye’de yemedim diyeceksiniz. Su böreği kalınlığında, üstü full bol malzemos :)) ve 1,5 ile 3 euro euro dilimi. Çeşidine göre değişiyor fiyatı. Dükkana girip istediğiniz dilimi alıp çıkıyorsunuz. ‘A slice of pizza’ demeniz yeterli. Yanına da plastik bardak kolanızı alıyorsunuz ohh miss (Kola’da 1 Euro civarı ) Kapı önünde bistro masaları boş bulursanız çok şanslısınız hemen oturun. Bir de Nutellacılar çok meşhur, bizdeki waffle gibi ama üçgen değişik bir hamura yapıyorlar bunlar da 3 Euro. Bizdeki waffledan farklı değil. Biraz açlığımızı bastırıp yola koyuluyoruz. Aralardan kaybolarak gitmek en sevdiğim rota bulma taktiği. Hem kimsenin görmediği turistik olmayan yerleri görüyorsun, hem de gerçekten kendini Venedikli gibi hissediyorsun. Bendeki bu başkalaşma hissi de tuhaf 🙂 Hep kendimi yerli gibi hissetmeye çalışırım yabancı memlekete gittiğim zaman. Onların yaşamına ortak olup onlardanmış gibi olmak nasıl bir his merak ederim. Günlük yaşamları nasıldır, evlerin içi nasıldır? nasıl yemek yaparlar? nasıl kahve içerler? populer olan yerlerden ziyade onların gittiği yerel yerlere oturup yemek yeriz. Sanırım kültürleri beni cezbeden…Mesela otele gittiğimde otelin camından, karşıdaki evlerin içine bakıp görmeye çalışırım, evleri nasıl diye 🙂 belki kulağa çılgınca geliyor ama merak ediyorum yaşam stillerini.
Nihayet San Marco Meydanı’na geldik. Devasa bir bazilika bizi karşıladı. Güvercinler her yerde. Napolyon’un burası için Avrupa’nın en güzel çizim odası dediği aklıma geldi. Gerçekten de öyle.
Venedik’te Yapılacaklar
- Gondol Turu Yapın: Bütçeniz yeterliyse o romantik gondol turlarını yapın derim. Gondollar 6 kişilik. 2 kişi binseniz de aynı parayı veriyorsunuz. 40 dakikalık tur 60-80 Euro arasında değişiyor. Üstelik yakışıklı gondolcular diye bir rivayet var. Dediğim gibi rivayet 🙂 Belki de yanımda hayatımın aşkı olduğu için ben görmedim, üstelik kaba ve saygısızlar 🙂 Tur için gondolcuya çok pahalı biraz indirim yapın dedim ‘it is not my problem’ dedi 🙂 yapmadı ama olsun.
- Rialto Köprüsünde Gün Batımı İzleyin
Grand Canal yani büyük kanalın en büyük köprüsü. üstünde alışveriş yapacağınız büyük küçük dükkanlar mevcut, hediyelik eşya alacaksanız buradan alabilirsiniz, diğer noktalar biraz daha pahalı geldi bana. Ayrıca rivayete göre gün batımında köprünün altında öpüşen çiftlerin aşkı sonsuz olacağına inanılıyor. Biz köprünün üstünde öpüştük acaba sonsuz olmuş mudur? 😀 Gün batımı ve renklerin ahengini görünce küçük çaplı şok yaşamıştım. Baksanıza nasıl güzel…
- San Marco Meydanında Gezin: Dükler Sarayı, San Marco Bazilikasını mutlaka gezin. Aziz Mark’ın Çan Kulesine çıkın ve manzarayı izleyin Venedik ayaklarınızın altında olacak. Ahlar Köprüsünde fotoğraf çektirin ( o dönemde mahkumları son kez dünya güzelliklerini görsünler diye bu köprüden geçirip idam ederlermiş.)
- Spagetti ve pizza yiyin: 10-15 çeşit pizzayı bir arada gördüm pizzaya doydum diyebilirim.
- Karnaval Maskesi Alın: Venedik’ten renkli karnaval maskesi almadan dönmeyin,8 Euro-25 euro arasında değişiyor. Maskesini alamıyorsanız magnetini alın. çok renkli ve göz kamaştırıcı.
- Bol Bol Anı Biriktirin: Küçük dar sokaklarda kanallardan güzel görüntü alıp poz verin, gülümsemeyi unutmayın 🙂
Bir yanıt yazın