Evet sevgili seyahatkolikler bu yazımı yazarken aklımda hala küşleme, baklava ve antep fıstıkları olabilir. Ama siz de bunları okuduğunuza göre sizin de yakın zaman da Antep’e yolunuz düşecek demektir. Hadi itiraf edin 🙂
Tarihi İpek Yolu güzergahında bulunan Gaziantep’te çeşitli kültürlerin buluşması nedeniyle oluşan zengin mutfağında bilinen yaklaşık 250 çeşit yemek türü yer almaktadır.
Gaziantep’in güneşinde harmanlanan baharatın tadını, dinlenen etlerin lokum gibi yumuşacık kıvamını burada deneyebilirsiniz.
Gaziantep mutfağı denildiğinde;
Dünyada; Meksika, Çin, İtalyan ve Türk mutfakları rüştünü ispat etmiş Ülke mutfaklarıdır. Ancak dünyada şehir ismi ile anılan tek mutfak; ‘Gaziantep Mutfağı’ olup çeşit ve lezzetine dünya gurmeleri şapka çıkartmaktadır.
ilk araştırmaya başladığım zaman anladım ki bu normal bir gezelim görelim turu olmayacak. Grupta 4 turizmci 1 memur ve özel sektör çalışanı vardı ve hepimiz ortak paydada buluştuk. Tabi ki yemek yemek. Bir restoranttan çıkıp hemen diğerinin konumunu googlelamak, bir sonraki öğünü düşünmek ve birer soda açmak bir klasik oldu bu turda. O yüzden size bu sefer oraya gidin burayı mutlaka görün diye bir turistik cazibe öneremeyeceğim. Bu sefer tüm araştırmalarım yemek üzerine oldu. Zaten program çıkarsanız bile aklınız yemeklerde kalacak ve gideceğiniz yerleri es geçeceksiniz.
Öncelikle nerede kaldık?
Aslında o otantik havayı yakalamak için Taş Evlerde ya da konaklarda kalmak gerekiyor. İlk baktığımız otel Anadolu Evleri oldu. Sonra Şahinbey merkezindeki 5* Tuğcan Otel’de kalmaya karar verdik. Her yere yürüme mesafesinde. Zaten ister istemez mideniz o kadar dolacak ki siz kendiniz otele kadar yürümek isteyeceksiniz. Sonrasında ohh iyi ki yürümüşüz fısıltıları oluşacak aranızda 🙂
Otel iletişim bilgileri;
Adres: Atatürk Bulvarı No:34 27010 Gaziantep Türkiye
Telefon: +90 342 220 43 23
http://www.tugcanhotel.com.tr/
Gaziantep’te 1,5 günde Gezilecek Yerler;
Gaziantep Kalesi
Savaş Müzesi
Panorama Müzesi
Zeugma Müzesi
Tahmis Kahvecisi
Rum-Ermeni Mahalleleri
Tarihi Naib Hamamı
Zincirli Bedesten
Bakırcılar Çarşısı
Elmacı Pazarı
Bayazhan
Zaten çoğunu yemek yediğiniz yerler civarında görüyorsunuz o arada hepsini çıkarıyorsunuz. Ayrıca zaten bu yemekleri yiyip eritmek isteyeceksiniz ister istemez 1-2 yer görseniz fena olmaz 🙂 Mesela Gaziantep Kalesi’nin içinden Kurtuluş Savaşı zamanı Anteplilerin kahramanlıklarını anlatan Panorama Müzesi’ne geçebiliyorsunuz, ücretsiz. Bakırcılar çarşısından devam edip Elmacı pazarını takip ederek Tahmis Kahvesine geçebiliyorsunuz. Oldu mu size bonus, bir taşla 3 kuş vurdunuz bile.
1.Gün
(yarım gün denebilir sorun yok rötar mağduruyuz.)
Antep’te ilk günümüz uçağımızın geç olmasından ve rötardan dolayı yarım gün olarak kayıtlara geçti 🙂
Otelimize yerleşip hemen Hışvahan isimli bir restoranta gittik. Hışvahan Gaziantep Kalesi’nin karşısında otantik bir avlusu olan kale gibi şık bir han içine yapılmış restoranttı, Gaziantep’in Unesco Dünya Mirasları listesindeki yemekleri tatmaya buradan başladık. Gittiğimiz restorant oranın en iyisiydi. Zaten sonradan öğrendik ki aslında burası otelmiş. 1500lü yıllarda pamuk kozalarının tutulduğu bir hanmış Hışva pamuk kozası adı da buradan gelmekteymiş. Yani kıyaslayacak olursak beş yıldızlı bir otelin restorantı gibi düşünebilirsiniz. Kuru dolmasından, acılı mezelere, simit kebabından, karışık kebaba hepsinden birer çeşit ortaya söyledik, içli köfteler ve lahmacun dahil sunum muazzamdı. Fiyatı ortalamanın üzerindeydi ama bir kere geliyoruz arkadaş diyerek kendimizi şımarttık.
Aslında bu gurme cennetinde herkes usta, hepsinin elinin tadı başka bir lezzet bence. Hani hep soruyoruz ya nerenin baklavası iyi? en iyi kebap nerede yenir diye. Hepsinin tadı aynı hepsinin tarifi aynı, hepsi aynı güneşte kurutulmuş baharat, hepsi aynı dinlenme süresinde dinlenmiş etler. Sadece ona verdiğiniz emek ve elinizin lezzeti değişik olabilir. Yoksa sokak arasında kalmış, pazarlama stratejilerinden nasibini almamış bir esnaf kebapçısı da bir o kadar lezzetli olabiliyor.
Ama klişeleşmiş dilimize yerleşmiş, taksici amcaya sorduk ‘abi çok açız bizi güzel bir kepapçıya götür. Nereyi önerirsin?’ Bizi çok turistiko gördü İstanbul’lu genç gurmeler dedi içinden sanırım… Götürdü Hışvahan’a… Sonrası malum mutluluk 🙂
Yedik içtik ama ne bir şişkinlik ne bir doyma hissi vardı. Hiç birimiz tam doymadık, Etleri hiç rahatsız etmedi yumuşacık lokum gibi etleri gümlettik. Sonra kapanan Bakırcılar Çarşısının içinden geçerek İmam Çağdaş’a gittik.
İmam Çağdaş’ın kargoya verilmek üzere hazırlanmış baklavaları
İmam Çağdaş: Gaziantep’in en eski, en bilinen, en meşhur sosyal medyada ilk 5te görebileceğiniz has Antep mutfağını içeren bir restorant. 1887’de Halep’ten Gaziantep’e göç eden Hacı Hüseyin Efendi kentin ilk esnaflarından biriymiş ve Maarif’te dükkan açmış. İlerleyen zamanlarda Uzun Çarşı kentin en merkezi haline gelince Hacı Hüseyin Efendi de 1898’de dükkanını oraya taşımaya karar vermiş. Hacı Hüseyin Efendi’den sonra dükkanı İmam Usta devralmış ve aldığı günden vefat edene kadar dükkanın popüleritesini arttırmada yardımcı olmuş. İmam Usta’nın vefatından sonra oğlu Talat Çağdaş devralmış ve dükkan Çağdaş ailesi tarafından işletilmeye devam ediyor.
Ayrıca siz de duymuşsunuzdur Nusr-et bile havuç dilimi baklavayı buradan alıyor geyikleri ayyuka çıktı 🙂 Yurtdışına sipariş bile gönderimi yapılıyor dördüğünüz gibi paket paket siparişler hazırlanmış bile. Ama burada sadece tatlı değil kebap çeşitlerini de deneyebiliyorsunuz. Özellikle lahmacunu denemenizi tavsiye ederim.
Adres: Şekeroğlu mah, Gümrük Cd. Uzun Çarşı 49/A, 34200 Şahinbey
Tel: (0342) 220 45 45
Koçak Baklava: Yine en bildiklerimizden Koçak’ın 2 şubesi var Gaziantep’te. Biri merkezde biri Gazipaşa Bulvarında. Ayrıca edindiğim bir tecrübe, burada hayat erken bitiyor tüm dükkanlar 19:00 olduğunda kapanıyor, Koçak’ta içerideki müşterileri gitsin kapatacaktı ki biz girdik 🙂 Hangisi iyi diye sorup yorulmaktansa ortaya karışık söyleyip hepsinin tadına bakmak en mantıklısı. Tabi herkesin zevki kendine. Özellikle kare baklava, havuç dilimi ve şöbiyeti çok beğendik.
♥♥♥ Baklava yeme adabı diye bir şey var. Öyle her tatlı gibi çatalla bıçakla yemeye kalkmayın. Kare baklavayı alın iki parmağınızın arasına altı damağınıza gelecek şekilde ters çevirerek ağzınıza atın. Bir kerede atarsanız daha iyi tabi ama benim gibi beceriksizler iki parçada ağzına atacaksa o çıtırt sesi gelecek baklavadan. Bir de bazı yerlerde baklava ile soğuk sütü birlikte servis ediyorlar. Tereyağ ve şerbetin ağırlığını alıp hafifletmek sebebiyle ve mideyi de rahatlatıyormuş. Ayrıca baklavanın tadı daha iyi alınıyormuş. ♥♥♥
Bizim zamanımız kısıtlı olduğu için gidemediğimiz ama tavsiye edilen diğer baklavacılar;
⇒Zeki İnal,
⇒Çelebioğulları,
⇒Fıstıkçıoğlu Sini,
⇒Sembol Baklava,
⇒Elmacıpazarı Güllüoğlu,
⇒Fıstıkzade
2. Gün
Otelden check out yapıp (çıkış işlemleri) hemen soluğu Metanet’te aldık. Gaziantep usulu kahvaltı yapalım diyorsanız Beyran çorbası içmeye Metanet’e gitmelisiniz. Beyran aşırı yağlı, acılı, pirinçli, kuzu etli çorba kıvamında bir yemek. İsteyenler acısız da alabilir ama usuldendir dediler acılı aldık. Gaziantep’te en önemli unsur az yiyip her şeyin tadına bakmak bence. Bu yüzden biz eşimle 1 tane söyleyip paylaştık. Diğer arkadaşlarımıza 1 tane fazla gelmişti. Alışık olmayanlar ya da mide rahatsızlığı olanlar ilaçlarını hazırlasın 🙂
Metanet Beyran Salonu
Metanet Katmer: Beyran’ın tadı henüz damağımızdan gitmemişti bile karşı dükkanına geçip Metanet’in diğer şubesi olan katmercide katmer denedik. Antepliler kahvaltıyı 2 kere yapıyormuş. Biz de kahvaltının devamı olarak hemen yolun karşısına geçtik. Katmer, müthiş yeşil yeşil fıstıkların arasından bize göz kırpıyordu adeta. ilk kez denedim ve çok beğendim hiç bir şekilde iç bayıcı bir durum da olmadı, özellikle fırına verilene kadar başında durup izledim. Arkası görünecek kadar incecik açılan bir hamur. İçine alabildiğince dökülen çekilmiş antep fıstıkları ve biraz şeker. Sonra taş fırınlarda pişiriliyor 10 dk içinde bu enfes lezzetler hazır. Tavsiyem 1 porsiyonu 4 kişi yemenizdir. Biz 6 kişiydik kare katmerden sonra simit katmeri söyledik içinden akan kaymak ve fıstıklar hala aklımda 🙂
Katmer için Zekeriya Usta’ya da gidebilirsiniz bizim yolumuza uzak kaldığı için gidemedik.
Gaziantep Kalesi: Ne zaman yapıldığı tam bilinmiyor ancak eskilerde Romalılar gözlem ve savunma kulesi olarak kullanmış. Kalenin içinde Panorama ve Savaş Müzesi bulunuyor.İçeride heykelleri görüp biraz irkilseniz de zamanında ülkemizi kurtarmak için Kurtuluş Savaşı’nda nasıl mücadele ettiklerini düşünüp gözleriniz doluyor.
Naib Hamamı: Gaziantep Kalesinin hemen dibinde Naib Hamamı, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde bile söz edilen Tarihi Naib Hamamı Gaziantep Kalesi’nin tam aşağısında kalıyor. Hamam tam 1640 yılında inşa edilmiş ve Gaziantep’te hala günümüzde Osmanlı’nın hamam geleneğini yansıtan en güzel yerlerden. AB’nin GAP Kültürel Mirasın Korunması ve Yaşatılması Hibe Programı kapsamında da 2007 yılında yenilenip tekrar açılmış. Her gün açık, gittiğinizde sırf hamam özelliklerini de kullanabilirsiniz, sauna, masaj, cilt bakımı gibi hizmetler de alabilirsiniz. Havludan şampuana terliğe herşeyinizi kendinizin getirmesi gerekiyor. Hamam 09.00 – 17.00 saatleri arasında kadınlara, 18.00 – 24.00 saatleri arasında da erkeklere açık. Bayanlar için giriş 17 TL, erkekler için giriş 18 TL. Bayanlar için ekstra kese ya da masaj isterseniz ikisi de 7 TL. Erkekler için kese de masaj da ekstra 9 TL.
Zeugma Mozaik Müzesi:
Zeugma Mozaik Müzesi Gaziantep’in en önemli turist noktalarından birisi. 2011’de açılan müze dünyanın en büyük mozaik müzesi olarak açılmış ama sonradan 2014 yılında Hatay Arkeoloji Müzesi’nin açılmasıyla Zeugma Mozaik Müzesi dünyanın ikinci en büyük mozaik müzesi haline gelmiş. 1700 metrekare gibi epey büyük bir alana yayılan eserler yaklaşık iki bin yıllık mozaikler. Müzedeki mozaikler Zeugma Antik Kenti’nden çıkarılmış bu yüzden özellikle arkeolojik olarak çok değerli ve dünya çapında bilinen bir müze burası.
Öncelikle şunu söyleyelim Zeugma Antik Kenti ve Zeugma Müzesi aynı yerde değil. Antik kent yaklaşık 40 dk mesafede şehir dışında bulunuyor. Bu antik kentin kalıntıları da orada zarar görmesin diye Antep’in Şehitkamil ilçesinde yapılan Zeugma Mozaik Müzesine getiriliyor. Böylece daha güvenli bir şekilde korunmuş oluyor. Zeugma Müzesini duymamış olsanız bile ünlü Çingene Kız mozaiğini mutlaka bi yerlerde görmüşsünüzdür. İşte bu mozaik burada sergileniyor. Gittik gördük Mona Lisa tablosunu gördüğümde nasıl hayal kırıklığına uğradıysam aynı hezeyanı yaşadım. Ben kocaman duvardan duvara bir tablo beklerken ufacık bir mozaikle karşılaştık. Ancak gerçekten muazzam, dünyada bu kadar ses getirmemesine şaşırmamalı. Türkiye’nin Mona Lisa’sı bence çingene kız mozaiğidir. Gitmek isteyenlere giriş 15 TL. Müze kartta geçiyor. Müzeyi gezmeden önce 15 dk üç boyutlu olarak Zeugma Antik Kentinin film gösterisi oluyor ilk kez gidenlere tavsiye ederim izleyin. Film kişi başı 5 TL 3D gözlük dahil. Müze gezisi için de 1 saat zaman ayırsanız, hediyelik eşya dükkanına da 15 dk gezseniz toplam 1,5 saat buraya zaman ayırmanız gerekiyor.
Bu kadar koşuşturmanın ardından tabi ki acıktık, hemen taksiye bindik. Bu arada Gaziantep hashtaglerimden orada olduğumuzu gören küşlemeci Mehmet Usta bizi restorantına davet etti. Aslında hedefimiz Küşlemeci Halil Usta’ydı olsun oğluymuş aynı lezzet aynı tat. Doyasıya kepap lahmacun ve küşlemeye kafa göz daldık diyebilirim. Burası da Halil Usta gibi küşlemeyi en iyi yapan yerlerden. Bütün kebapları efsane ama simit kebabı ve küşleme mutlaka denenmesi gereken lezzetler. Salaş ve ünlenince değişmeyip yerel kalmaya devam etmiş. 7-8 kişilik masalar var ve gelen yiyip gidiyor. Gider gitmez önünüze bol sumaklı müthiş bir salata geliyor.
Biri Karşıyaka’da, biri Metro’da olmak üzere iki şubesi var. Orijinal yeri Karşıyaka’da, Zeugma Mozaik Müzesi’ nin hemen arkasındaki şubesi. Müzeden yürüyerek 5 dakikada gidiliyor. Bu şubesi pazar günleri kapalı, diğer günler 11.00-17.00 arası açık ama küşlemenin bitme riski olduğu için geçe kalmamaya çalışın. Metro şubesi de Pazartesi günleri hariç her gün 11.00-21.00 arası açık.
Bakırcılar Çarşısı;
Sokaklardan yükselen bakır dövme seslerini takip edin sizi ünlü bakırcılar çarşısına çıkaracaktır. Hemen hemen Gaziantep’teki herkesin evinde bakır bir sahan vardır. Bakır işçiliği Anteplilerin el sanatı diyebiliriz. Çarşıya girdiğinizde her yer bakır sürahi, sahan, cezve, çaydanlık ve bir çok hediyelik eşya ile dolu olduğunu göreceksiniz. Bakır orta boy bir sahan 15-20 tl civarı. Tabi ki kalitesine ve ağırlığına göre fiyatları değişiyor, elinize aldığınızda ucuz ve pahalı arasındaki kalite farkını anlayacaksınız. Sevdiklerinize özellikle annelere alınabilecek en güzel hediyelik bakır bir cezve ya da sahan olacaktır.
Zincirli Bedesten;
Bedesten eski zamanların alışveriş merkeziymiş, zincirli bedesten de sebze meyve hali olarak kullanılıyormuş. Şimdilerde ise hediyelik eşya dükkanlarının olduğu bir han.
Tarihi Tahmis Kahvecisi: Menengiç kahvesi, Türkiye’de ağırlıklı olarak Güneydoğu Anadolu’da üretilen menengiç ağacının meyvelerinin kurutulup kavrulmasıyla ortaya çıkıyor. Yani aslında kahve yapmaya yarayan menengiç meyvesi kurutulup kavruluyor sonra da türk kahvesi gibi suyla karıştırılıp pişiriliyor. Normal türk kahvesi gibi yapmak bir yol olsa da çoğunlukla su yerine süt konuyor pişirirken. Başınızı dönürecek bir tat vaad edemiyoruz ama gelmişken yerinde denemeniz gereken şeylerden. Ayrıca mide ağrılarına, solunum yollarına yardım etmesinden öksürüğü kesmesi ve kum dökümüne yardımcı olacak kadar da marifetli bir şeymiş.
Kahvesi kadar içerisi de son derece otantik bir kahve. Ortada çocukluğumuzu hatırlatan bir kömür sobası, köşede bir papağan ve sedirler şeklinde köşelere oturulmuş masalar. Mutalaka gidilmeli diyorum.
Elmacı Pazarı: En son uğradığımız yerdi. Bir çok baharat, cevizli sucuk ve lokumu bulabileceğiniz bir yer. En eski Güllüoğlu Baklavacısı da burada, gelmişken herşeyi buradan alıp gideyim diyebilirsiniz. Keza biz baklava ve fıstık hariç herşeyi buradan alıp çıktık. Pul biber, kuru dolma, pestil, cevizli sucuk, bohça lokum… Zaten her gittiğiniz dükkan önünde ikramlardan doyuyorsunuz artık canınız bir şeyler almak istemiyor. O kadar ikramdan sonra mahçubiyetten alıyorsunuz hepsinden azar azar. Yeter bize birşey ikram etmeyin diyoruz olur mu abla baksana zayıflamışsın siz İstanbul’da nasıl yemek yiyorsunuz diyorlar. Haklı çocuk 🙂 Bende kapadım gözlerimi İstanbul’da diyet yaparız nasılsa deyip birazcık ikramlarda aç gözlük yapmış olabilirim. Ama hepiniz buraya bunun için geliyorsunuz zaten 🙂
Gitmeden Yapılacaklar,
2-3 kilo verip gelseniz fena olmaz zira dönünce nasıl olsa diyet yapma isteği uyanacak,
Günde ortalama 5-6 öğün yemek yeneceği için buraya gelmeden önce doktorunuza başvurun gerekli mide ilaçları varsa yanınıza alın. Yemekler aşırı acılı ve baharatlı bunları göz önünde bulundurun.
Önceden güzel bir program çıkarın çünkü buraya gelince insanın kafası karışıyor bir şey atlamayalım hepsini yiyelim oraya da gidelim buraya da gidelim diye deli oluyorsunuz.
Hediyelikler için boş bir valiz getirin, sadece ailenize alsanız bile 3 kutu baklava 3 kutu antep fıstıgı ile döneceksiniz. Etti mi size 6 poşet 🙂
NOT: Gaziantep’e gittiğimde 48 kiloydum, döndüğümde ve hala 51 kiloyum 🙂
Döneli 2 hafta oldu 🙂
Keşifte kalın, sağlıkla kalın…
0
Bir yanıt yazın