Bu şirin mi şirin balıkçı kasabasına ne zamandır gitmek istiyordum. Hayalimde nedense saatlerce yürüyüş yapacağım, sokaklarında kaybolacağım, köz mısırımı alıp gezerken yorulacağım bir yer gibiydi. Ama bunların içinde sadece köz mısır kısmı gerçek oldu. Gidip görünce resmen hayal kırıklığına uğradım. Çünkü tek büyük caddeden oluşan Anadolu yakasının en küçük ilçesi olur kendisi. Siz de benim gibi çok şey göreceğinize dair büyük hayaller kurarak gitmeyin aman.
Gelelim hikayesine;
Anadolu Kavağı ismi bu kasabaya Osmanlı zamanında verilen isimdir. Gemilerle Karadeniz’e bağlantı noktası olduğu için ‘gümrük’ anlamında ‘kavak’ kelimesi kullanılmıştır.
Tarihi geçmişi geçmişine dair en önemli kaynak Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi olup eserinde buradan şu şekilde bahsetmektedir. ”Deniz kıyısında büyük bir liman ve bu limana bağlı 200-250 kadar gemi, 800 hanesi bulunan bir Müslüman kasabasıdır.”
O zamanlarda halkın tamamı gemici, bağcı ve marangozdu. Hepsi Anadoluluydu. Limanında yaz kış 200 tane gemisi bulunurdu.
Anadolu Kabağı’nı tarihi boyunca önemli kılan şey şüphesiz stratejik önemi olmuştur. Burası Karadeniz’e kıyısı olan Balkan ülkelerine ve Rusya’ya açılan kapı olması nedeniyle hem askeri hem de ticari merkez durumundadır. Çünkü aynı zamanda bir gümrük ve sınır kontrol noktası olmuş ve bu nedenle de ekonomik olarak oldukça gelişmiştir.
Anadolu Kavağı aynı zamanda İstanbul’un Anadolu yakasında İstanbul Boğazı’nın Karadeniz’e açılan bir balıkçı köyü gibidir. Bu nedenle çevrede bir çok balık restorantı görürsünüz . Çevrenize baktığınız zaman bir yanda tekneler bir yanda balık ağı yapanlar, balık temizleyen, çuvallara midye dolduran balıkçılar görmek mümkündür. Özellikle kılıç balığı avı , yakın zamanlara kadar köy halkının başlıca geçim kaynağı olmuştur. Günümüzde balık eskisi kadar bol olmasa da geçimini denizden sağlayan insanların sayısı hiçte az değildir.
Beykoz’a bağlı bu sevimli küçük balıkçı kasabasına gelmek için en kolay ve en hızlı ulaşım vapurlarla sağlanır. Sarıyer, Eminönü, Beşiktaş, Paşabahçe, Beylerbeyi ve Çubuklu iskelelerinden karşılıklı seferler düzenleniyor. Aracınızla gitmek istiyorsanız ortalama 30-40 dakika şehirden uzaklaşacaksınız.
İstanbul dışında bir yerlerde hissi uyandıran balıkçı köyünde eğer şanslıysanız korona günlerinde açık havada yunusları bile görebilirsiniz.
Anadolu Kavağına kadar gelmişken sahilden kafanızı kaldırıp tepeye baktınızda göreceğiniz Yoros (Ceneviz ) kalesine de çıkabilirisiniz. Biraz daha Karadeniz tarafına doğru giderseniz Poyrazköye ulaşırsınız.
Benim önerim (bunu haftasonu aktivitesi olarakta düşünebilirsiniz )
Sabah Poyrazköy’de kumsalın üzerine konulan ahşap masalarda denizin sesi yosun kokusuyla birlikte kahvaltı yapmak. Sonra Yoros Kalesi’nde Karadeniz ve boğaz manzarası izlemek, doğa fotoğrafları çekmek. Öğlen kahvesine ya da öğlen yemeğine de Anadolu Kavağı’na gidip taze balık-midye ve köz mısır yemek. Tam da balık mevsimi başlamışken Anadolu Kavağı’nı deneyimlemek harika bir fırsat olacak. Maske ve mesafe kuralını unutmadan İstanbul’da yapılacaklar listenizin en başına burayı da ekleyin. Pişman olmayacaksınız.
Sağlıkla ve keşifle kalın…
0
Bir yanıt yazın